Kalamış Hakkında

157782 Kalamış Hakkında

Yunancakamışlık” anlamındaki “kalamis”ten geldiği söylenen bu adın, İstanbul’un hüzünlü güzelliğine en çok yakışan sözcüklerden biri olduğuna kuşku yok. Sadece adıyla değil, dingin sokakları, tenha bahçeleri ve ışıklı kıyılarıyla bir dönem İstanbul’un gözdesiymiş Kalamış.

Bugünün Kalamış’ı, Kadıköy’den Bostancı’ya doğru giden sahil yolunun kenarında, öteki semtlere benzemekle benzememek arasında kalmış bir tereddüt gibi duruyor. Semte henüz gece kulüplerinin, diskoların ve lüks arabaların uğramadığı, bizim bilmediğimiz o huzur dönemlerini yaşayanların, Dıranas’ın dizesindeki gibi, “Yaşadıktı bir zaman İstanbul’u” dediklerini duyarız.

Bildiğimiz, 10 yıl önceki Kalamış’ın bile artık var olmadığıdır. Bütün kıyı şeridi, eğlence sektörünün bir parçası haline geldi neredeyse. İstanbul’da günbatımının en güzel izlendiği kayalıklara şimdilerde ucuz piyasa şarkılarının katlanılmaz melodileri ulaşıyor.

Bir zamanlar Selahattin Pınar, Münir Nurettin Selçuk, Yahya Kemal gibi ünlülerin uğrak yeri olan Kalamış’a yolunuz düşerse yapacağınız en iyi şey, semtin hâlâ en bakir yeri olan ara sokakları dolaşmak olabilir. O sokaklarda Kalamış kokusuna rastlarsınız. Ya da hâlâ iyi bir gezinti yeri sayılabilecek Kalamış Parkı’nda ve Fenerbahçe Burnu’nda uzak martı seslerini duyarak turlayabilirsiniz.

Dalga sesleri ve ay ışığı eşliğinde bir gezinti size daha cazip gelirse akşam gezintilerine çıkabilir; Cafe Romantica’da, belki de pek az kimsenin bildiği şirin Baraka’da oturup ayaklarınızın ucuna ulaşan dalgaları izleyebilirsiniz. Kilisenin olduğu sokak, daima büyülüdür. Sıradan mimarisine rağmen, Fenerbahçe Camii, Kadıköy civarının en ışıklı camilerinden biridir.

İnsanı “yazın tâ içine çağıran” Kalamış, tenhalığından olsa gerek, en çok da kış aylarında güzeldir. Bütün bunlar, İstanbul’dan lezzet almak için mutlaka en az bir kere Kalamış’a uğramak gerektiğini gösteriyor herhalde.

Ahmet Rasim’in bundan yüz yıl önce söylediği gibi, eğer gerçekten manzaranın güzelliği hüznünde yatıyorsa Kalamış, güzelliğini büyük ölçüde yitirmiş sayılır. Bize, yani dünyaya Kalamış’tan bakanlara da bu güzelliğin daha fazla bozulmamasını dilemek kalıyor. Çünkü her şeye rağmen, Kalamış’ta olmak, mutluluktur.